top of page

Malazgirt Savaşı
Selçuklu Tarafı

Bu Metini
Dinleyebilirsiniz

Ben, şahsım, Alparslan; şartlar göz önünde

bulundurulduğunda Bizans üstüne

yürümeyecektik. Ancak Diyojen ve çakal tekfurlar biz güneyde Fatımiler ile uğraşırken 200.000 gibi bir asker sayısı ilen Malazgirt'e yürüdü. Oradaki kalemizi kısa sürede zapt ettiler. Bendeniz de karşılık olarak kendi Türk askerim ile yola koyuldum. Asker saydırdım. 50000'den fazla değil idik. Fırat'ı geçer iken sayamayacağımız kadar nefer de şehit düştü. Hepsi Kahpe Bizans'ı tek yumruğu ile parçalayabilecek kuvvetli şahsiyetler idi, ruhları şad olsun! Yardımcı komutanım bana geldi, söyledi ki ordunun küçümsenmeyecek kadarı nehirde boğuldu, o zaman kendi kendime düşünüp dedim: 
"Buradan çıkar isek, ya zaferle ya ölümle çıkacağız!" 

Karşımıza Bizans komutanı Diyojen de gelmişti. İlk elçilerimiz dolayısı ile barış yapmayı denedik. Diyojen ise kibirli olduğundan kibrine yenik düştü ve bize saldırmaya karar verdi. Bu onun yaptığı ilk hataydı. Elçilerimiz bize kesin savaş haberi ile geldiğinde savaş pozisyonuna geçtik. Etrafımızda birbirine paralel iki dağ gördüm. Bu iki dağın karşılarına bakan kısmı örttükleri güvenli alana ise askerlerimin bir kısmını vezirlerin komutasında yerleştirdim. Askerlerime konuşmamı yaptım:
"Eyy Askerlerim! Bugün burada emir alan bir kul, ve emir veren bir Sultan yoktur! Bugün burada hepimiz askeriz!" diyerekten kefenimi giydim, savaşa hazırdım. 
Savaş başladı, ilk biz saldırdık. Dağların arasında vadide ilerledik ve toplu ateşe başladık. Kılıçlarımızı çekip Rum piyade hattına giriş yaptık. Onlar da daha kuvvetli fakat yavaş olan atlıları ile bizi kovalamaya başladılar. Zırhları ağırdı. Vadinin dışına çıkmak üzereyken borazanları çaldırdım. Etraftaki ordular diğer taraftan doğru bağlantılarını kaybeden Romalılara arkadan saldırmıştı. Bu saldırıyı beklemeyen Bizans askerleri ise hızlı bir şekilde dağıldılar, Türkçe konuşanlar Bizans tarafını terk etmeye ve Selçuklu tarafına katılmaya başlamışlardı. Bir süre sonra ise etrafında sadece kendi korumaları olan İmparator bana esir olarak getirdi. İşte o vakitte günümüzü zafer ilan ettim. İslam, korunmuş oldu. 

 

Yazar: Hüseyin Emre Eken

bottom of page